2014/08/06

Çöplük #1

Saat sabaha karşı beş buçuktu. İçerisi zifiri karanlıktı.. Dağılmış onlarca kıyafet, dergiler, parfüm şişeleri odayı kaplamıştı. Annesi artık şikayet etmeyi bırakmıştı. Son dediği şey "Bir gün o odada seni dahi bulamayacak hale geleceğiz Chiyo-chan"dı.
Tabii Chiyo'nun umrunda mıydı?
Elbette hayır. Ona göre odanın şimdiki hali en düzenli haliydi. Yetişkinler anlamazdı böyle şeyleri!

Yine her zamanki gibi alarmdan önce kalkıp yüzünü yıkadı ve okul formalarını giyip mutfağa indi. Baba mutfak masasında gazetesini okuyor, anne kahvaltıyı hazırlıyor, evin küçük efendisi de televizyonun karşısına geçmiş gözlerinde büyük bir heyecan pırıltısıyla animesini izliyordu. Chiyo'nun bu tür şeylere pek ilgisi olmazdı. O daha çok kitap okumayı severdi çünkü kitap her zaman filminden daha iyi olurdu. Chiyo böyle dediğinde kardeşi Ryohei ona gülmüş ve "Animelerin kitabı yoktur aptal. İşte bu yüzden her şeyi kaçırıyorsun." demişti. Ama onun dedikleri de pek umrunda olmamıştı.
Küçük bir velet işte.

"Günaydın!"
Herkes başlarını kaldırıp Chiyo'nun gülümseyen tatlı yüzüne baktı ve karşılık verdi. Kimura ailesinin gülümseyen çiçeği Chiyo, oturup hızla kahvaltısını etmeye koyuldu. Ryohei de sürünerek sandalyeye oturdu ve yanaklarını şişirdi önündeki meyve suyuna bakarak.
"Kaneki-kun ölürse bir daha anime izlemeyeceğim."
Chiyo muzip bir şekilde gülümsedi kardeşinin şişik yanaklarına bakarken.
"Çok iddialı konuşuyorsun ufaklık."
"İzleseydin beni anlardın! Bu gerçekten korkunç bir şey. İnsanları yiyerek yaşayan insan görünümlü yaratıklar var. Ve Kaneki ne bir insan ne de onlardan biri."
Kızın ince kaşları hafifçe kalktı.
"Ne biçim şeyler izliyorsun sen bu yaşta?"
Ryohei sanki ablasını hiç duymamış gibi bardağı ağzına götürmüş ve üfleyip köpükler çıkarmaya başlamıştı. Annesi kaşlarını çatıp bağırdı ona.
"Seni küçük maymun! Kocaman adam oldun hala içeceğinle mi oynuyorsun!? Bırak onu hemen."
Her zamanki gibi güzel bir sabah, her zamanki gibi tatlı kavgalar. Chiyo bunu seviyordu.

"Ben çıkıyorum!!"
Parlak siyah ayakkabılar asfaltın üzerinde hafif tak tak sesleriyle ilerlemeye başladı. Güneş tepede tüm gücüyle parlıyordu. Ne güzel bir sabah, ne güzel bir gün. Chiyo gülümseyen parlak gözlerini havaya dikip iç geçirdi. Liseye başladığından beri hayatı yaşanılır hale gelmişti. O kadar mutluydu ki. İki senedir harika arkadaşlar edinmiş ve okulu sevmeye başlamıştı. Artık bir "yetişkin" olmaya başladığını hissediyordu.
"Chiiyo-chan!"
Kafasını çevirip sesin geldiği yöne baktı. Koşar adımlarla o harika arkadaşlarından biri, Kaneda Miya geliyordu. Kısacık saçları ensesinde kıvrılan bu iri gözlü zayıf kız Chiyo'nun prenses görüntüsünün aksine çokça erkeksi kaçıyordu. Chiyo'nun beline kadar inen upuzun düz saçları, diğerlerine oranla daha çekik ve şekilli gözleri vardı. Gülümsediği zaman da tıpkı Ryohei'nin izlediği animelerdeki karakteler gibi çizgi halini alırdı o gözler.
"Günaydın Miya!"
"Günaydın. Haberleri dinlerken okula geç kalıyordum az daha. Ailemin öğütleri de cabası."
"Ehh..." Chiyo pek ilgilenmemiş gibiydi. Haberler iç karartıcıydı. Haberler kötüydü. Kendisini kötü hissettirecek şeyler duymak ve görmekten hoşlanmıyordu. Bu yüzden uzun süredir doğru düzgün haberlere bakmış değildi.
"Duydun mu? Son zamanlarda bu civarda kaçırılma olayları sık sık olmaya başlamış. Kim olduğunu bulamıyorlarmış. Ve kaçırılanlar da uzun süre geri dönmüyormuş."
"Öyle mi?" İç geçirdi. İçindeki ses ona dinlememesini ve dün okuduğu kitap için heyecanlanmasını söylüyordu. Neden kitaplarda yaşayamıyordu ki? Oradaki dünya çok daha eğlenceliydi.
"Birkaç gün önce birinin cesedini ele geçirmişler. Kadın neredeyse dört aydır kayıpmış. Çöp konteynerının kenarında yatarken bulmuşlar. Ne darbe izi bulabilmişler ne de tecavüze uğradığına dair bir işaret. Zehirlenmemiş de. Nasıl öldürülmüş olabileceğini araştırıyorlarmış. Bu korkunç bir şey. Yani-"
"Miya-chan!!"
Chiyo'nun aniden yükselen sesiyle Miya irkildi ve kızın ciddi yüz ifadesine şaşkınlıkla baktı. Chiyo yeniden gülümsemişti.
"Bu tür konular beni rahatsız ediyor. O yüzden duymak istemiyorum. Başka bir şey konuşalım mı?"
Miya hala şok geçirmiş gibi kıza bakıyordu. Sürekli gülümseyen bir kızın birden ciddileşip sesini yükseltmesi onu şaşırtmıştı. Kötü şeylerden bahsetmenin hoşuna gitmediğini biliyordu ama bu kadar rahatsız olduğunu bilmiyordu. İki sene geçmesine rağmen onu hala tanıyamamıştı belli ki.
"P-pekala. Bugun keltoş Matsuda-sensei'nin dersi var..."

(Giriş Bölümü)                                                                                                                    (Çöplük #2)


4 yorum:

  1. Vaaaa Tokyo Ghoul'a gönderme gördüm. o.o Kaneki-kuuun~
    Güzel bir ilk bölümdü. Hoşuma gitti. Bakalım ana karakterimizin başına neler gelecek.
    Merakla bekliyor olacağım. :3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ryohei'nin Chiyo'nun aksine bize daha yakın olmasını istedim XD Her ne kadar yan karakter de olsa onlara özellik yüklemeyi çok seviyorum. Bay King bana onların aslında ana karakterlerden daha tehlikeli olabileceğini göstermişti. *Stephen King'den bahsediyor* Ama tabii ki Ryohei'yi tutup olayların içine sürüklemeyeceğim. XD
      Beğendiğine sevindim! <3

      Sil
  2. Zavallı kız.. ;m;" Bölümün çabuk gelmesine çok sevindim! *-* Teşekkürler :3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Chiyo'dan mı bahsediyorsun? Yerinde olsam ona o kadar da acımazdım. Ailesi tarafından pohpohlanmış, gülümseyen yüzünü insanlarla oynamak için kullanan bir kız o. Ama kötü bir niyeti de yok aslında. Sadece mutlu bir hayat sürmeye çalışıyor. Yine de...
      Okuduğun için teşekkürler :3

      Sil

Tasarım: Zuri