2021/02/18

bir başka saçma: amnesia memories kent serinin asıl karakteri olmalıydı

merhaba kendimden nefret ediyorum umarım iyisinizdir

bu gönderide yine lakrimal kemiklerimi oksitleştirip ayakabımın altına yapışan maziyi yüksek basınçlı oto yıkama makinesiyle kazırken favori timpanik membranımla ritim tutturarak hayvanat bahçesinin tam ortasında haiku seslendireceğim

credits: hanamura mai
(idea factory)
amnesia memories, sümüklü bir ergenus salakus olarak boşa oksijen harcadığım zaman aralığında sosyal etkileşim yoksunluğumu tatmin etmek için oynadığım, gerçek dışı insan ilişkileri ve var olmayan sevgili profillerinin genç kızlara dayatıldığı bir romantizm simülasyon oyunu. bir gün aniden hepimizin de son zamanlarda tutkuyla dilediği gibi tüm hafızasını kaybedip yeni doğmuş bir bebek gibi gözlerini açan ve orion adında kimsenin göremediği bir yaratıkla hafızasının kırıntılarını toplamaya çalışan heroine'in hikayesini konu ediniyor. sözde kendinizi onun yerine koyduğunuz için ana karakterin ismini de siz veriyorsunuz ve yaşadığınız evrende yakın olduğunuz beş beyefendiden birine yapışıp 'affedersin ya şey biz çıkıyo muyduk?' diye yamanıp ilişkinizi ilerletmeye çalışıyorsunuz.

başlıkta bahsi geçen kent isimli beyefendi bu beş zavallı erkekten biri. zavallı diyorum çünkü zaten oyun baştan sonra bir belirsizlik çorbası olduğu için doğru düzgün yaşamaya çalışan bu karakterlerin hayatları (ukyo'yu saymıyorum) heroine'in saçmalıklarıyla altüst oluyor ve bundan en çok etkilenen kent oluyor.


kent; üniversite mezunu, zeki, çevik, iyi huylu, ne yazık ki yaptığı romantik tercihe bakılacak olursa yüksek ihtimal moroseksüel, kapı gibi bi genç adam (kapı gibi diyorum çünkü boyu 1.90 ve 1.60 bir bahçe cücesi olarak 1.90 boyunda birisini hayal etmek bana lochness canavarını hayal etmek kadar büyüleyici geliyor). kent belki de oyundaki en silik ve arka planda kalan eleman olarak akıllarda kalıyor fakat zaman geçtikçe kent'in aslında oyundaki tek akıl mantık sahibi karakter olduğunun farkına varıyorsunuz. işte kent'in neden serinin asıl karakter olması gerektiğiyle ilgili bir takım saçmalar.


1. iyi aile çocuğu
aklı başında bir ana babanın tek çocuğu olarak kent hem kibar, hem görgü sahibi hem de karşısındaki insan çöp bile olsa (bu geçmişinde kent'e bok gibi davranmış olan heroine için) ona saygıyla hitap edip çirkinleşmeden belirli kurallar çerçevesinde iletişim kurabilen birisi. bu konuda sadece serideki oynanabilir erkek karakterleri değil serideki bütün karakterleri solda sıfır bıraktığının en büyük örneği olarak bunca zamandır kendisiyle oyun oynayıp dalga geçmiş olmasına rağmen heroine'i insan yerine koyup hafızasını geri kazanmasına yardım etmesini ve kimsenin göremediği bir perinin kendisiyle konuştuğu saçmalığına inanıp o periyle iletişime geçmeye çalışmasını gösterebiliriz.

kent, heroine'i sevmeyi gerçekten denerken
2. işimdeyim gücümdeyim
heroine gelip içine sıçmamış olsa tıkırında bir hayata sahip bir karakter. diğer karakterler gibi kalbi ya da pantolonunun içindekiyle hareket etmeyen, mantıklı, zeki, çalışkan, hırslı ve hedef odaklı bir karakter olarak zaten route sonunda zerre hak etmemesine rağmen heroine'i nasıl prensesler gibi yaşattığını oyunu oynayanlar görecektir. sadece hayatındaki önceliklere bakarak bile ne kadar kalite sahibi biri olduğunu görebilirsiniz.


3. HAYVANSEVER

her ne kadar evindeki bitkileri deney amaçlı işkenceye tabi tutsa da sırf uzaktan gözlemesi eğlenceli olduğu için tüm hayvanlara büyük bir sevgi ve saygı besleyen bir karakter. hatta seri içinde bunu yapan tek karakter. seri içinde hiçbir karakter heroine'in ölen köpeği için hiç alışık olmasa da kıza saatlerce duygusal destek vermezdi. her ne kadar uzaktan soğuk, duygusuz ve robot gibi bir karakter olarak görünse de yaklaşıldığında aslında kedi gibi birisi. 

we stan an asexual prince
4. bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir
kent, seri içinde orion'un (heroine'den başka kimsenin göremediği peri) varlığını kabul edip onunla iletişime geçmeye çalışan tek karakter. bu da onun ne kadar bilgili ve mantık çerçevesinde hareket ederse etsin hakikate ulaşma yolunda her şeyi denediğinin ve bildiklerinin asla tek doğru olmadığını kabul ettiğinin bir kanıtıdır. bu senaryo diğer karakterlerle asla gerçekleşemezdi.

5. sabırlı birisi
gerçekten ama. hiçbir insan heroine'in hafızam kayıp peri cin görüyorum köpeğim öldü ve bitmek bilmez bir adet dönemi ruh halindeyim saçmalıklarına katlanacak kadar sabırlı olamazdı. zaten farkındaysanız route'un büyük kısmında heroine'le romantik bir ilişki içine girme çabasında bulunmuyor, sadece deniyor ve olsa da olur olmasa da olur kafasında gidiyor çünkü heroine'e maksimum ancak bu kadar katlanılabilir

6. ISHIDA AKIRA MUCİZESİ
bu karakteri sadece ishida akira'nın seslendirmiş olması bile karaktere +1000 mükemmellik puanı katıyor. kabul edin kent seri içinde en sevimsiz resmedilmiş karakterlerden biri fakat bu sadece oyun yapımcılarının sizi düşürmek için oynadığı zekice bir oyun. seri içindeki en sevimsiz görünümlü karakteri alıp dünyadaki en seksi sesle birleştirip arka planına olabilecek en mantıklı insanın düşünce yapısını kodlayarak genç kızları gerçek hayatta nerdy tiplere düşürmeye çalışıyorlar.

bence başarılı da oluyorlar. 
bu karakteri sevmem için sadece ishida akira'nın sesini duymam yeterliydi.
aferin amnesia ekibi!

7. altıncı madde
ishida akira'ya gerçekten büyük çok büyük aşığım onu ne kadar çok sevdiğimi, onun yüzünden kaç
kent, heroine'in saçmalıklarına katlanırken
saçma animeye başladığımı, kaç ilgimden uzak oyuna sırf o seslendirme yapıyor diye para saydığımı bilemezsiniz. son zamanlarda sadece büyük yapımlarda küçük roller alması beni fazlasıyla üzüyor ama en kötü zamanlarımda beni mükemmel sesiyle ve harika kişiliğiyle etkileyip ruhsal bulantılarımı bastırdığı günleri asla unutmayacağım. ortalama altı görüntüsünün gölgesinde kalmış güzel kişilikli bir karakteri muazzam sesiyle ön plana çıkardığı için büyük kocaman kırmızı kalpler.

her ne kadar kaçık kişiliğinden dolayı kendime benzettiğimden ukyo'yu bütün karakterlerden üstte tutsam da kent'in de kalbimde ayrı bir yere sahip olduğunu söylemek istiyorum. bence bu seriye fazla geliyor. hatta serinin vasat seviyede olan kalitesini iki üç seviye yükseltiyor. bir avuç ruh hastasıyla aynı evrende sıkışıp kaldığı için kendisine biraz üzülüyor ve daha iyisini hak ettiğini düşünüyorum.

artwork credits to hanamura mai <3
siz de benimle aynı fikirdeyseniz sosyal medyada #justiceforkent etiketiyle bu karaktere destek olabilir ya da benim gibi ağlayarak günlüğünüze yazabilirsiniz.

bir sonraki can çekişmemin üzerine toprak atmak için takipte kalın!

2021/02/14

14 şubat sevgililer gününde alınacak en iyi 5 hediye (%100 çalışıyor)

yalnızca başlıkla alakası olan gif
kafamı düzeltmeye çalışma gayesiyle çekildiğim inziva sırasında onca kabusun içinde az da olsa gidişatımla ilgili düşünme fırsatı bulabildim ve ne yola başvursam hepsinin tek bir noktada yani bok çukurunda sonlanacağı neticesine varıp benim gibi insanların ne kadar çabalarsa çabalasın bir yere varamayacağını ve asla düzelemeyeceğini, bundan dolayı da kendini bu şekilde kabul etmesi gerektiği fikrine vardım. hayatımın sonuna kadar kitap sayfalarında yaşayan beyinsiz fikirsiz bir ota dönüşüp tek başına ölme fikri artık o kadar da korkunç gelmiyor. bu hayatın ne kadar gelip geçici olduğunu, ne kadar bağlanırsan bağlan, ne kadar uğruna kendini paralarsan parala eninde sonunda her şeyin yok olup hiçliğe dönüşeceğinin, hatta benim varlığımın bile bir çöp parçasından daha değersiz hale gelip tamamen unutulacağının son derece bilincindeyim. hatta bunun bilincinde oluşumun haftalardır uykusuzluğumun ana kaynağı oluşunun da farkındayım ancak ne kadar kendime bunu unutmamı tembihlersem tembihleyeyim bir türlü zihnimden atamıyor ve hayatı kendime bu şekilde zehir ediyorum. ruhum bu yaşta tecrübe ettiğim gündüz kabuslarına katlanamıyor artık. nasıl uyanacağımı bilmiyorum.

buraya yazmayı bırakmayacağım. burası hala nefes alabildiğim, hayallerimden bahsedebildiğim ve bu hayalleri sanki gerçekleştirebilecekmişim gibi geçici aldatmacalarla resmederek kendimi mutlu edebildiğim tek yer. kimsenin okumayacağı saçma sapan gönderiler yazmaya devam edeceğim. aptalca hikayeler kusacağım bu sayfalara. neler yaşadığımı anlayamazsınız ama hikayelerimi okuyarak yaşadığım kabuslara anahtar deliğinden bakabilirsiniz.

2021/02/10

Kitap Tanıtım / Yorum: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemsettin Sami

Başlamadan Önce
Yine normal davranmak için muazzam bir çaba gösterdiğim bir akşamdan herkese merhaba. Ruhum, hayatımın etrafına sardığı kargaşa girdabının tam ortasında can çekişirken tüm bunları görmezden gelip hayata tutunmak için yine yazıyorum. Fakat bu sefer bir önceki iki üç yazıda olduğu gibi saçmalamayacak, okuduğum kitap hakkında düşüncelerimi paylaşacağım.

Tanıtım
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemsettin Sami tarafından yazılıp 1875 yılında yayımlanmış Türk edebiyatının ilk romanı niteliğini taşıyan bir aşk/dram romanı. Tanzimat döneminin yaşantısını anlatan roman batılı dilde yazılıp Osmanlıca harfleriyle basılmış. Roman ana hatlarıyla kadınların o zamanlarda gördüğü muameleyi, tanımadan evlendirilen çiftlerin yaşadıkları faciaları ve aile ilişkilerini konu edinir.

Özet
Roman adı üzerinde Talat adlı bir genç adam ile Fitnat adındaki bir genç kızın birbirlerine tutulmalarını anlatır. Talat genç bir devlet memurudur. Tesadüfen tütün satın aldığı bir dükkanda pencereden gördüğü bir kıza (Fitnat) karşı hoşlantı duyar. Fitnat ise tütün dükkanı sahibi olan Hacıbaba'nın evlatlık kızıdır. Evlendiği hanım ölmeden önce, bir önceki evliliğinden doğurduğu biricik kızı Fitnat'ı Hacıbaba'ya emanet eder ve ona gözü gibi bakmasını vasiyet olarak ister. Bu nedenle Hacıbaba kızı Fitnat'ı ne dışarıya salar ne de birileriyle konuşmasına izin verir. Fitnat'la konuşabilen yalnızca iki kişi vardır: Evin hizmetçisi Emine hanım ve Fitnat'ın nakış hocası Şerife Kadın.

Talat günden güne Fitnat'ın aşkından hastalanır, ne yapıp ne edip onunla tanışmanın yollarını arar ve bunu kadın kılığına girmekte bulur. Güzel bir hanım kılığına girip kendini Ragıbe hanım olarak gizleyen Talat, Şerife kadından nakış öğrenme bahanesiyle Fitnat'a ulaşmayı başarır fakat onu korkutmak istemediği için bir türlü gerçek kimliğini ortaya çıkaramaz. Onun yerine kendini Talat'ın kız kardeşi olarak lanse edip işleri daha da içinden çıkılamaz hale getirir.

Fitnat ise Ragıbe hanımla zaman geçirmekten pek bir memnundur. Edindiği bu arkadaş hem güzel, hem akıllı hem de pencereden görüp de aşık olduğu delikanlının kız kardeşidir. Zamanla Talat'a karşı beslediği aşkı kız kardeşine de beslemeye başlar, ondan ayrılamaz olur.

Gün gelir Hacıbaba kızını güvenebileceği biriyle evlendirme gerekliliğinin olduğunu düşünmeye başlar ve Şerife Kadın'ın bağlantılarıyla Ali Bey denen varlıklı bir beyle Fitnat'ı haberi olmadan nişanlar. Ali Bey, Üsküdar'daki köşkünde yaşayan yaşı Fitnat'ınkinden epey büyük, dul, mutsuz bir adamdır. Evlendiği karısını bir anlık sinirle boşamış, sonrasında pişman olmuş fakat iş işten geçmiştir çünkü karısı hastalıktan dolayı vefat etmiştir. Bunun acısıyla defalarca intihara kalkışmış olan Ali Bey, Şerife Kadın'ın ısrarlarıyla Fitnat'la nişanlanmayı kabul eder. Bunu kabul etmesinin tek sebebi Fitnat'ın eski karısına çok benziyor oluşudur. 

Fitnat, Ali Bey'le evlendirildiğini öğrenince hastalanıp günlerce ağlar. Talat ise hastalanıp yataklara düşer. Fitnat'ın bu zavallı halini görüp acıyan Ali Bey çok uzun süre Fitnat'ın gönlünü kazanmak için çabalar ancak başarısız olur. Bir gün Fitnat'ın boynunda asılı olan muska (annesinden Fitnat'a kalmış tek hediyedir ve ancak 18 yaşına gelindiğinde açılmasını istemiştir) Ali Bey'in eline geçer. Bu muska aslında annesi tarafından Fitnat'a yazılmış bir mektuptur. Mektupta Fitnat'ın gerçek babasının hala hayatta olduğu, Üsküdar'da bir köşkte yaşadığı ve isminin Ali olduğu yazılıdır. 

Fitnat'ın kendi kızı olduğunu öğrenen Ali Bey hem kızına bunca üzüntüyü yaşattığı için üzülür hem de kızına kavuştuğu için sevinir fakat ona gerçeği anlatmak için odasına gittiğinde Fitnat'ın aşkından intihar ettiğine şahit olur. Bu sırada mektuplar vesilesiyle Fitnat'ın zorla evlendirildiğini öğrenen Talat hastalığına aldırmadan Ragıbe kılığında köşke gider ve sevdiğinin öldüğünü görüp kendisi de oracıkta ölür. 

Tüm bunları yaşadıktan sonra Ali Bey akıl sağlığını yitirir ve kızının ölümünden kısa süre sonra vefat eder.

Kişisel Yorum
Bu romanı okurken hem çok eğlendim hem de finalinin verdiği şoktan dolayı zaten dağılmış olan ruh halimi toplamakta zorluk yaşadım. Epey eğlenceli bir roman olarak başlıyor ve bir takım erkek/kadın ilişkilerine değindiğinden okurken kendinizi yazara hak verirken buluyorsunuz. Talat'ın sevdiği kız için kadın kılığına girdiğinde sokakta hemcinslerinden gördüğü muameleyi okurken bunca zamandır kadınların gördüğü muamelenin nasıl da hiç değişmediğini fark edip içinizden küfrediyorsunuz. Sonra, Talat'ın annesinin sırf menfaat için birbirini tanımayan gençleri evlendirmenin ne kadar gaddarca oluşundan bahsetmesine hak verip hatuna sarılmak istiyorsunuz. Talat'ın sırf Fitnat için nakış öğrenmesini, kadın kılığına girdiğinde aynaya bakıp kendini beğenmesini okuyup gülüyorsunuz. Fitnat'ın hiçbir şeyden habersiz hem Talat'a hem de 'kız kardeşi' Ragıbe Hanım'a duyduğu saf aşkı okuyup duygulanıyorsunuz. İki karaktere de ayrı ayrı bağlanıyorsunuz.
Sonra bam. Yazar her şeyi birden tepetaklak ediveriyor. 
Haksızlık bu. Kırılan dökülen kalbimi geri verin Şemsettin Sami efendi.
Bu iki genç bunca zorluğun ardından bir mutlu sonu hak ediyordu. 

Yine de bu romana vereceğim puan 8/10'dur. Kalbimden çekip koparılan her karakter için bir puan.

Bitirmeden Önce
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ı kendi isteğimle okuduğum için çok memnunum fakat okurken keşke bu ve bunun gibi eserler lisedeki Edebiyat derslerinde sadece isim ve özelliğiyle bahsedilip geçilmeseymiş diye pişmanlık duyduğum da oldu. Belki de bu yüzden kendi edebiyatımıza karşı bihaber yetişiyor ve hatta soğuk davranıyoruz. Belki de tamamen batı edebiyatına bağımlı bir gençlik yetişmesinin sebebi okullarda saçma sapan işlenen edebiyat dersleridir diye düşünüyorum. Elbette hakkını veren öğretmenlerimiz vardır fakat ben daima lise sıralarında bana bunları sırf sınavda sormak için not olarak yazdırıp geçen edebiyat hocama kin duyacağım.

Okuduysanız yahut bu yazı vesilesiyle okumaya karar verdiyseniz yorum kutusunda buluşalım.
Bir sonraki düzgün yazımda görüşmek üzere.
Tasarım: Zuri