2016/06/12

Anime Yorumu: Showa Genroku Rakugo Shinjuu ve Rakugo Üzerine

Merhaba millet! Uzun süreden sonra anime ve oyun yorumlarıyla buradayım ve sezonu kış boyunca beni derinden etkileyen, kimi bölümde doyasıya eğlenip kimi bölümde göz yaşlarına boğulduğum bir animeyle açmak istiyorum.

İsim: Showa Genroku Rakugo Shinjuu
Mangaka: Haruko Kumota
Tür: Drama, Josei
Bölüm Sayısı: 13 + 2 OVA (2. sezon gelecek)
Stüdyo: Studio Deen
Yayın Yılı: 2016
Myanimelist Puanı: 8.65

Seslendirme Kadrosu
Yuurakutei Yakumo (Kikuhiko) - Ishida Akira / Kobayashi Sanae (çocukluğu)
Yuurakutei Sukeroku (Shin) - Yamadera Kouichi
Miyokichi - Hayashibara Megumi
Konatsu - Kobayashi Yuu
Yotarou - Seki Tomokazu
Matsuda - Ushiyama Shigeru


Showa Genroku Rakugo Shinjuu, Türkçesiyle Showa ve Genroku Dönemi Rakugo ve Aşıkların İntiharı, Haruko Kumota'nın aynı isimli mangasının anime adaptasyonu. Başlangıçta iki ova bölümü olarak yayınlandıysa da sonradan iki bölüm birleştirilerek ilk bölüm halinde yayınlandı ve 13 bölüm yayınlandıktan sonra final verdi. Hem hikaye açısından hem de seslendirme kadrosu açısından zengin olan animenin ikinci sezonunun ne zaman çıkacağı henüz belli değil.


Anime ilk başlarda eski yakuza üyesi olan Yotarou'nun çete dövüşlerinden sıyrılıp tek tutkusu olan Rakugo'ya dönüşünü konu alsa da sonrasında kendisine Rakugo'nun inceliklerini anlatması için yalvardığı ünlü Rakugo sanatçısı Yuurakutei Yakumo'nun hayat hikayesi üzerinde yoğunlaşır.

Yotarou ve Yakumo
Hikaye adını aldığı Showa ve Genroku dönemlerinde geçmekte. Yakuza üyesi olan Yotarou hapisten serbest bırakılır bırakılmaz dinleyip hayranı olduğu "Shinigami" isimli Rakugo'nun anlatıcısının izini sürmeye başlar. Yuurakutei Yakumo'yu bulduktan sonra Yotarou ne pahasına olursa olsun öğrencisi olmak istediğini dile getirecektir. Şu ana kadar hiç öğrenci kabul etmemiş olan Yakumo ise bir nedenden dolayı Yotarou'yu öğrencisi olarak kabul edecektir. Ama bunca zamandır teklifleri reddeden Yakumo, neden Yotarou'yu kabul etmiştir?


Bunu hikayenin geri kalanında zevkli Rakugo performanslarıyla öğreneceksiniz.






 İzleyici her ne kadar şapşal ve sevimli tavırlarıyla dikkat çeken Yotarou'nun akıbetini merak etse de Yakumo'nun yürek acıtan hikayesi Yotarou'yu unutturup izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Burada Yakumo ve en yakın dostu Sukeroku'nun seslendirme sanatçıları olan Ishida Akira ve Yamadera Kouichi'nin başarılı hikaye anlatıcılığını es geçmemek gerek.







Yakumo (O zamanki lakabıyla Kikuhiko)'nun Shinigami adlı Rakugo'su

"Nedir yahu bu Rakugo?" diye soranlarınız için Japon edebiyatında yer eden ve Showa döneminde en parlak dönemini yaşayan Rakugo, tek bir anlatıcının birden fazla karakterin rolüne bürünerek bir hikayeyi anlatmasıyla yapılan bir tiyatro türüdür. Rakugo'nun Türk Edebiyatındaki ismi Meddah'tır.

Anlatıcı yani Rakugoka, sahnenin ortasında oturarak hikayesini anlatır ve bunu yaparken üzerindeki yeleğini ve elindeki kağıt yelpazesini sıklıkla kullanır. Hikayelerde en az iki karaktere bürünür ve karakterler arasındaki farklılığı belirtmek adına ses tonunu yükseltir ya da alçaltır.

Rakugo sanatçıları eğitimleri bitmiş Rakugo yapmaya hazır öğrencilerine kendi soyadlarını verirler ve böylece isimleri nesiller boyu yaşamaya devam eder.


Animeye yeniden dönüp birkaç düşüncemi paylaşacak olursak...

Anime çıkmadan önce fragmanı izlediğimde serinin eğlenceli ve sürükleyici olacağını düşünmüştüm. Ve düşündüğüm gibi de oldu. Ancak finali o kadar tersi yöndeydi ki izlerken yüzüm şekilden şekle girdi ve gözyaşlarımı tutamadım. Tek kelimeyle şok ediciydi. Yakumo'nun hikayesi son bölümüne kadar mükemmel bir şekilde yansıtılmış. Ayrıca animenin müzikleri de bir o kadar güzeldi. Klasik ve jazz müzikle döneminin "geleneksel"liği bu kadar mükemmel yansıtılabilirdi. Anime dışında da dinlenilebilecek mükemmel bir OST albümü var.

Seslendirmeden de bahsetmeden geçemeyeceğim çünkü bu animenin en can alıcı noktası hikaye anlatımı kısımlarıydı. Açıkçası bu seride Seki Tomokazu'yu daha çok göreceğimi ummuştum bu yüzden biraz hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim. Ama onun yerine Yamadera Kouichi'nin bu işte ne kadar iyi olduğunu gördüm ve Kouichi-san favori seiyuularımdan biri oldu bu animeyle.

Ishida Akira'ya gelince... Animeyi izlerken "Acaba karakteri seiyuusuna bakarak mı çizmişler?" diye düşünmeden edemedim. Seslendirdiği karakterler içinde kendisine en çok benzeyen karakter Yakumo sanırım.  Hem kişilik açısından. Hem yetenek açısından. 

Rakugo Shinjuu'yla ilgili Cool Voice adlı dergiye verdiği röportajın resimlerine buradan erişebilirsiniz.
("Eh? N'oldu? Neden buraya bakıyoruz? Ne alaka?" dediğinizi duyar gibiyim. Ama anlamıyorsunuz. Bu gerçekten çok değerli. Sormayın.)

Ve son olarak Yakumo'nun bir erkek olarak bir bayana taş çıkartabileceğinden bahsedelim.

 
muah
 Ve bir o kadar da yakışıklı oluşundan.


Yazı yorum yazısı olmaktan çıkıp Yakumo'ya olan hayranlığımı anlatan bir fangirl yazısı olmadan burada sonlandırıyorum. Tarihi anime severler ve josei severlerin izlemesini şiddetle tavsiye ederim.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

2016/02/03

Anime Yorumu: Sakamichi no Apollon / Gekkan Shoujo Nozaki-kun

Herkese merhaba!
Bir süredir değerli bir arkadaşımın önerileriyle güzel animeler izlemekteyim. Bunlardan ikisi hakkında bu gönderide azıcık gevezelik edeceğim. Öncelikle durmadan araya engellerin girdiği Gekkan Shoujo Nozaki-kun'dan bahsedelim.


Gekkan Shoujo Nozaki-kun, gülünç yanlış anlaşılmaların süslediği birbirine örüşük ilişkilerin hikayesini anlatan sevimli mi sevimli bir shoujo animesi. Ana karakterlerimizden biri olan Nozaki-kun, anime süresince eserine sadık, azimli bir mangaka olarak yolunda kararlı adımlarla ilerlemeye çalışıyor. Diğer yandan ise diğer ana karakterimiz, asıl kızımız Chiyo, Nozaki'ye olan aşkını açıklamaya çalışırken sonu gelmeyen yanlış anlaşılmalar silsilesine kapılıyor ve seri sonuna kadar bunlardan bir türlü kurtulamıyor. Her ne kadar Nozaki'nin düz mantıklılığına isyan etsem de aralarındaki bu inişli çıkışlı, bilmeceli ilişkiye hayranlıkla bakmıyorum değil.


Kabul edin finalde hepiniz "NEDEN HAVAİ FİŞEKLER!!1!1!1?" diye bağırdınız.

Ana çift bir yana diğerlerini de bayılarak izledim. Böyle birbirinden alakasız fakat birbirine yakışan çiftler olduğuna inanmıyorum. >w<

Kashima ve Hori mesela. Seo ve Waka ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar gözümde bu ikisi kadar parlayamadılar. Acayip tatlılar!


Ve hiçbir zaman hak ettiği ilgiyi göremeyen zavallı Mikorin'i unutmayalım. Bana kalırsa serideki en havada kalan fakat kalmaması gereken karakterdi. Animedeki en güzel renkti! Ne demek Mikoshiba'ya diğerlerinden az rol verelim!!1!?

Mangaya başlama sebebimsin Mikorin.


Ve izledikten sonra hızımı alamayıp baştan izlediğim seri Sakamichi No Apollon. Normalde çok az seriyi oturup baştan izlemişliğim vardır ve bunlardan biri ve en etkileyicisiydi bu. Yani, nasıl anlatsam bilemiyorum ne demek istediğimi ancak izledikten sonra anlayabilirsiniz.

Sene 60'lar. Japonya'nın çalkantılı ve değişimin eşiğinde olduğu zamanlar. Ve tüm bunlardan uzakta üç liseli genç: Jazz müziğin ve bateri çalmanın hayatını oluşturduğu Kawabuchi Sentarou, Mukae Müzik Dükkanı'nın sevimli mi sevimli yüzü Mukae Ritsuko ve tüm bunlardan alakasız bir şekilde yaşamını sürdüren ve ileride mucizevi bir şekilde hayatını bu iki gençle birleştirecek olan Nishimi Kaoru. Sakamichi No Apollon hem döneminin yaşantısını hem de o zamanın gençleri arasındaki masumane ilişkileri mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Seri içinde akıp giden jazz melodileri de bir o kadar nefis.

Animeyi hala sevimsiz buluyorsanız size Suwabe Junichi tarafından seslendirilen seksi bir trompetçi sunalım~
Açıkçası beni animeye bağlayan en büyük öğelerden biriydi Jazz. İlk bölüm beni dört-beş sene öncesine, soğuk bir kış gecesi odamın bir köşesinde her akşam radyoda verilen Jazz programını dinlediğim zamanlara götürdü. Program yayından kaldırıldığında ne kadar üzülmüştüm... O gece tanıştığım melodilerle seneler sonra yeniden karşılaşmak beni acayip mutlu etmişti.

Diğer bir öğe de animenin geçtiği zamandı.

Bunun dışında karakterlerin hepsi birbirinden özel ve eşsiz. Özellikle Kaoru. eheh

Kaoru tatlılığı ve Sentarou şapşallığı.
Yeniden olsa yeniden izleyebileceğim ve ne kadar izlersem izleyeyim finalinde aptal aptal sırıtırken ağlayacağım bir seridir. İzlemenizi tavsiye ederim.

Bu iki animeden birini izlediyseniz görüşlerinizi belirtmekten çekinmeyiniz. Önerilerinize de açığım ayrıca. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere~
Tasarım: Zuri