2021/02/10

Kitap Tanıtım / Yorum: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemsettin Sami

Başlamadan Önce
Yine normal davranmak için muazzam bir çaba gösterdiğim bir akşamdan herkese merhaba. Ruhum, hayatımın etrafına sardığı kargaşa girdabının tam ortasında can çekişirken tüm bunları görmezden gelip hayata tutunmak için yine yazıyorum. Fakat bu sefer bir önceki iki üç yazıda olduğu gibi saçmalamayacak, okuduğum kitap hakkında düşüncelerimi paylaşacağım.

Tanıtım
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemsettin Sami tarafından yazılıp 1875 yılında yayımlanmış Türk edebiyatının ilk romanı niteliğini taşıyan bir aşk/dram romanı. Tanzimat döneminin yaşantısını anlatan roman batılı dilde yazılıp Osmanlıca harfleriyle basılmış. Roman ana hatlarıyla kadınların o zamanlarda gördüğü muameleyi, tanımadan evlendirilen çiftlerin yaşadıkları faciaları ve aile ilişkilerini konu edinir.

Özet
Roman adı üzerinde Talat adlı bir genç adam ile Fitnat adındaki bir genç kızın birbirlerine tutulmalarını anlatır. Talat genç bir devlet memurudur. Tesadüfen tütün satın aldığı bir dükkanda pencereden gördüğü bir kıza (Fitnat) karşı hoşlantı duyar. Fitnat ise tütün dükkanı sahibi olan Hacıbaba'nın evlatlık kızıdır. Evlendiği hanım ölmeden önce, bir önceki evliliğinden doğurduğu biricik kızı Fitnat'ı Hacıbaba'ya emanet eder ve ona gözü gibi bakmasını vasiyet olarak ister. Bu nedenle Hacıbaba kızı Fitnat'ı ne dışarıya salar ne de birileriyle konuşmasına izin verir. Fitnat'la konuşabilen yalnızca iki kişi vardır: Evin hizmetçisi Emine hanım ve Fitnat'ın nakış hocası Şerife Kadın.

Talat günden güne Fitnat'ın aşkından hastalanır, ne yapıp ne edip onunla tanışmanın yollarını arar ve bunu kadın kılığına girmekte bulur. Güzel bir hanım kılığına girip kendini Ragıbe hanım olarak gizleyen Talat, Şerife kadından nakış öğrenme bahanesiyle Fitnat'a ulaşmayı başarır fakat onu korkutmak istemediği için bir türlü gerçek kimliğini ortaya çıkaramaz. Onun yerine kendini Talat'ın kız kardeşi olarak lanse edip işleri daha da içinden çıkılamaz hale getirir.

Fitnat ise Ragıbe hanımla zaman geçirmekten pek bir memnundur. Edindiği bu arkadaş hem güzel, hem akıllı hem de pencereden görüp de aşık olduğu delikanlının kız kardeşidir. Zamanla Talat'a karşı beslediği aşkı kız kardeşine de beslemeye başlar, ondan ayrılamaz olur.

Gün gelir Hacıbaba kızını güvenebileceği biriyle evlendirme gerekliliğinin olduğunu düşünmeye başlar ve Şerife Kadın'ın bağlantılarıyla Ali Bey denen varlıklı bir beyle Fitnat'ı haberi olmadan nişanlar. Ali Bey, Üsküdar'daki köşkünde yaşayan yaşı Fitnat'ınkinden epey büyük, dul, mutsuz bir adamdır. Evlendiği karısını bir anlık sinirle boşamış, sonrasında pişman olmuş fakat iş işten geçmiştir çünkü karısı hastalıktan dolayı vefat etmiştir. Bunun acısıyla defalarca intihara kalkışmış olan Ali Bey, Şerife Kadın'ın ısrarlarıyla Fitnat'la nişanlanmayı kabul eder. Bunu kabul etmesinin tek sebebi Fitnat'ın eski karısına çok benziyor oluşudur. 

Fitnat, Ali Bey'le evlendirildiğini öğrenince hastalanıp günlerce ağlar. Talat ise hastalanıp yataklara düşer. Fitnat'ın bu zavallı halini görüp acıyan Ali Bey çok uzun süre Fitnat'ın gönlünü kazanmak için çabalar ancak başarısız olur. Bir gün Fitnat'ın boynunda asılı olan muska (annesinden Fitnat'a kalmış tek hediyedir ve ancak 18 yaşına gelindiğinde açılmasını istemiştir) Ali Bey'in eline geçer. Bu muska aslında annesi tarafından Fitnat'a yazılmış bir mektuptur. Mektupta Fitnat'ın gerçek babasının hala hayatta olduğu, Üsküdar'da bir köşkte yaşadığı ve isminin Ali olduğu yazılıdır. 

Fitnat'ın kendi kızı olduğunu öğrenen Ali Bey hem kızına bunca üzüntüyü yaşattığı için üzülür hem de kızına kavuştuğu için sevinir fakat ona gerçeği anlatmak için odasına gittiğinde Fitnat'ın aşkından intihar ettiğine şahit olur. Bu sırada mektuplar vesilesiyle Fitnat'ın zorla evlendirildiğini öğrenen Talat hastalığına aldırmadan Ragıbe kılığında köşke gider ve sevdiğinin öldüğünü görüp kendisi de oracıkta ölür. 

Tüm bunları yaşadıktan sonra Ali Bey akıl sağlığını yitirir ve kızının ölümünden kısa süre sonra vefat eder.

Kişisel Yorum
Bu romanı okurken hem çok eğlendim hem de finalinin verdiği şoktan dolayı zaten dağılmış olan ruh halimi toplamakta zorluk yaşadım. Epey eğlenceli bir roman olarak başlıyor ve bir takım erkek/kadın ilişkilerine değindiğinden okurken kendinizi yazara hak verirken buluyorsunuz. Talat'ın sevdiği kız için kadın kılığına girdiğinde sokakta hemcinslerinden gördüğü muameleyi okurken bunca zamandır kadınların gördüğü muamelenin nasıl da hiç değişmediğini fark edip içinizden küfrediyorsunuz. Sonra, Talat'ın annesinin sırf menfaat için birbirini tanımayan gençleri evlendirmenin ne kadar gaddarca oluşundan bahsetmesine hak verip hatuna sarılmak istiyorsunuz. Talat'ın sırf Fitnat için nakış öğrenmesini, kadın kılığına girdiğinde aynaya bakıp kendini beğenmesini okuyup gülüyorsunuz. Fitnat'ın hiçbir şeyden habersiz hem Talat'a hem de 'kız kardeşi' Ragıbe Hanım'a duyduğu saf aşkı okuyup duygulanıyorsunuz. İki karaktere de ayrı ayrı bağlanıyorsunuz.
Sonra bam. Yazar her şeyi birden tepetaklak ediveriyor. 
Haksızlık bu. Kırılan dökülen kalbimi geri verin Şemsettin Sami efendi.
Bu iki genç bunca zorluğun ardından bir mutlu sonu hak ediyordu. 

Yine de bu romana vereceğim puan 8/10'dur. Kalbimden çekip koparılan her karakter için bir puan.

Bitirmeden Önce
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ı kendi isteğimle okuduğum için çok memnunum fakat okurken keşke bu ve bunun gibi eserler lisedeki Edebiyat derslerinde sadece isim ve özelliğiyle bahsedilip geçilmeseymiş diye pişmanlık duyduğum da oldu. Belki de bu yüzden kendi edebiyatımıza karşı bihaber yetişiyor ve hatta soğuk davranıyoruz. Belki de tamamen batı edebiyatına bağımlı bir gençlik yetişmesinin sebebi okullarda saçma sapan işlenen edebiyat dersleridir diye düşünüyorum. Elbette hakkını veren öğretmenlerimiz vardır fakat ben daima lise sıralarında bana bunları sırf sınavda sormak için not olarak yazdırıp geçen edebiyat hocama kin duyacağım.

Okuduysanız yahut bu yazı vesilesiyle okumaya karar verdiyseniz yorum kutusunda buluşalım.
Bir sonraki düzgün yazımda görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tasarım: Zuri