2021/09/19

yıllık ruh temizleme ritüeli (sen, evet sen! sen de davetlisin!)

bu saatte hangi sesin bana eski blog yazılarımı okumamı fısıldadığını bilmiyorum fakat bir daha ortaya çıkacak olursa kıçını havaya uçurmak üzere kendisini bekliyor olduğumu buradan duyurmak istiyorum

buna ek olarak, bu yazının daha önce 3548465 kopyasını yazmış olsam da bir kez daha, burada gezip duran gölgeleri ve karabasanlarımı, hatta sikimsonik hayatımın yazmama mani olduğu alternatif evrenin mini mini, değerli kahramanlarını merakta bırakmamak adına buraya yazıyorum

çok üzülerek söylüyorum ki hala nefes alıyorum
hayır, gerçekleştirmek istediğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim
ve bundan dolayı kendime ve yaşadığım bu boktan hayata bir evren dolusu nefret duyuyorum

daha önce insanların bir gün beni arkadaşı olarak görüp öbür gün nasıl başından siktir ettiğini yazmışım. değişen bir şey olmadı.

ailece kaosun parlak algli sahilinde yürürken birbirimizi boğazlamamak için nasıl zor durduğumuzdan bahsetmişim. değişen bir şey olmadı.

deliliğin dağlarında küçük bir kulübe inşa edip öfkemi fincan fincan içip cin gibi dolaştığımdan bahsetmişim. değişen bir şey olmadı.

nasıl geceleri uyuyamayıp duvarları tırmaladığımdan bahsetmişim. değişen bir şey olmadı.


o zamandan bu zamana değişen tek bir şey oldu, o da artık pes etmiş ve her şeyi akışına bırakmış olmam

artık bir şeyler olmadığı için kendimi tokatlamıyorum zaten kendimi tokatlamak için daha çok sebebim var

bir şeyler kötüye gittiğinde üzülmüyorum çünkü zaten işlerin kötüye gitmesine çok uzun zaman önce alıştım. bunu bu sayfayı uzun süredir okuyanlar çok net hatırlayacaktır eminim.

yani hiçkimse.


insanlara dışarıdan çok hayat dolu görünebilirim. sosyal medya denen hayali gerçeklik yalan senaryolar kurmakta ve bunu diğer hayali gerçeklik kuran kişilere inandırmakta oldukça etkili bir araç. hala 8 sene önceki gibi olduğumu düşündürten bu araç beni epey eğlendiriyor.


hala hayallerim varmış gibi gösteriyor beni. hala hayatı severek yaşıyormuşum gibi gösteriyor.
gerçi geri dönüp hayatıma şöyle bir baktığımda hayatı severek yaşadığım en son tarih ortaokul senelerime tekabül ediyor. yani beynimi kullanmadığım zamanlara.

hayatımın iyi yönde değişeceğine dair tek bir umudum yok. şayet olur da değişirse ne ala. fakat değişmezse tez vakitte yok olmayı ve bu sayfayı rahat bırakmayı diliyorum.  


2021/03/13

venti için en iyi artifact buildi (sadece venti'niz olmadığında çalışır)

  herkese iyi ikindiler

son görüşmemizde kışın zihninizi donmaktan kurtarmak için hangi öfkenizi yakıt olarak kullandığınızı sormuştum hatırladınız mı? ben de hatırlamadım

ben her zaman üşüyorum ve çok sık donuyorum. evet, bazen dünyanın akışına yetişmek için akrep ve yelkovana gelişmeleri sorduğum oluyor. çok şey kaçırmadın diyorlar bana. dediklerine göre insanlar hep aynı hayal kırıklığıymış.

lord demands you to
shut the fuck up


hayatının neredeyse tamamını toprağın altında uyuyormuş gibi geçiren biri için öm çok da yabancı bir şey olmasa gerek.

öfke diyordum,, bir insanın ruhunda tecrübe edebileceği en yoğun duygudur. bu soruya 'sevgi' diye cevap verenlerin ise hayatı gerçekten tecrübe ettiğine inanmak pek zor.

sevgi ve mutluluk gibi duygular insanın sinirlerini uyuşturup yavaş yavaş, sinsice yakmaya başlayan, her tecrübe edilişinde daha fazlasını arzulatan kötü alışkanlıklardan ibarettir. öfke ise bir kere ziyaretinize uğradığı zaman sizi asla bırakmaz. ölüm korkusuyla baş başa kaldığınız gecelerde sevginin elinden hiçbir şey gelmezken eski haksızlıkların kulağınıza ilişen öfkeli fısıltısı sizi pes etmekten alıkoyar. 

bu delilik biraz hoşuma gitmeye başladı. kokusu karpuz gibi. karpuza bayılırım.

hala bu sayfayı takip ediyorsanız çok şanslısınız! çünkü iyi bir yazar olabilecek iken elinde olmayan nedenlerden dolayı dünya içinde cehennemin katmanlarını tecrübe eden birisinin parça parça kafayı sıyırışına şahit oluyorsunuz ve bu kişi hala burada olduğunuz için sizi geceleri gördüğü kabusların sayısı kadar seviyor!

bu arada gözlüklerin insanların içindeki gerçek sahtekarı gösterememesi beni fena halde öfkelendiriyor. resmen dolandırıcılık bu! en iyisi gözlükler yasaklanmalı ve dilerim herkes bir gün ifşa ipine bağlı bir pinata olur çünkü iyiden iyiye uykum kaçıyor.

çok yakında benden kurtulacaksınız söz veriyorum

baksanıza, ben burada hala yazıyorum. romanımı değil ama. burada olduğu gibi saçmalıyorum 

  çünkü bana yalnızca bu yakışıyor

2021/02/14

14 şubat sevgililer gününde alınacak en iyi 5 hediye (%100 çalışıyor)

yalnızca başlıkla alakası olan gif
kafamı düzeltmeye çalışma gayesiyle çekildiğim inziva sırasında onca kabusun içinde az da olsa gidişatımla ilgili düşünme fırsatı bulabildim ve ne yola başvursam hepsinin tek bir noktada yani bok çukurunda sonlanacağı neticesine varıp benim gibi insanların ne kadar çabalarsa çabalasın bir yere varamayacağını ve asla düzelemeyeceğini, bundan dolayı da kendini bu şekilde kabul etmesi gerektiği fikrine vardım. hayatımın sonuna kadar kitap sayfalarında yaşayan beyinsiz fikirsiz bir ota dönüşüp tek başına ölme fikri artık o kadar da korkunç gelmiyor. bu hayatın ne kadar gelip geçici olduğunu, ne kadar bağlanırsan bağlan, ne kadar uğruna kendini paralarsan parala eninde sonunda her şeyin yok olup hiçliğe dönüşeceğinin, hatta benim varlığımın bile bir çöp parçasından daha değersiz hale gelip tamamen unutulacağının son derece bilincindeyim. hatta bunun bilincinde oluşumun haftalardır uykusuzluğumun ana kaynağı oluşunun da farkındayım ancak ne kadar kendime bunu unutmamı tembihlersem tembihleyeyim bir türlü zihnimden atamıyor ve hayatı kendime bu şekilde zehir ediyorum. ruhum bu yaşta tecrübe ettiğim gündüz kabuslarına katlanamıyor artık. nasıl uyanacağımı bilmiyorum.

buraya yazmayı bırakmayacağım. burası hala nefes alabildiğim, hayallerimden bahsedebildiğim ve bu hayalleri sanki gerçekleştirebilecekmişim gibi geçici aldatmacalarla resmederek kendimi mutlu edebildiğim tek yer. kimsenin okumayacağı saçma sapan gönderiler yazmaya devam edeceğim. aptalca hikayeler kusacağım bu sayfalara. neler yaşadığımı anlayamazsınız ama hikayelerimi okuyarak yaşadığım kabuslara anahtar deliğinden bakabilirsiniz.

2021/02/10

Kitap Tanıtım / Yorum: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemsettin Sami

Başlamadan Önce
Yine normal davranmak için muazzam bir çaba gösterdiğim bir akşamdan herkese merhaba. Ruhum, hayatımın etrafına sardığı kargaşa girdabının tam ortasında can çekişirken tüm bunları görmezden gelip hayata tutunmak için yine yazıyorum. Fakat bu sefer bir önceki iki üç yazıda olduğu gibi saçmalamayacak, okuduğum kitap hakkında düşüncelerimi paylaşacağım.

Tanıtım
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemsettin Sami tarafından yazılıp 1875 yılında yayımlanmış Türk edebiyatının ilk romanı niteliğini taşıyan bir aşk/dram romanı. Tanzimat döneminin yaşantısını anlatan roman batılı dilde yazılıp Osmanlıca harfleriyle basılmış. Roman ana hatlarıyla kadınların o zamanlarda gördüğü muameleyi, tanımadan evlendirilen çiftlerin yaşadıkları faciaları ve aile ilişkilerini konu edinir.

Özet
Roman adı üzerinde Talat adlı bir genç adam ile Fitnat adındaki bir genç kızın birbirlerine tutulmalarını anlatır. Talat genç bir devlet memurudur. Tesadüfen tütün satın aldığı bir dükkanda pencereden gördüğü bir kıza (Fitnat) karşı hoşlantı duyar. Fitnat ise tütün dükkanı sahibi olan Hacıbaba'nın evlatlık kızıdır. Evlendiği hanım ölmeden önce, bir önceki evliliğinden doğurduğu biricik kızı Fitnat'ı Hacıbaba'ya emanet eder ve ona gözü gibi bakmasını vasiyet olarak ister. Bu nedenle Hacıbaba kızı Fitnat'ı ne dışarıya salar ne de birileriyle konuşmasına izin verir. Fitnat'la konuşabilen yalnızca iki kişi vardır: Evin hizmetçisi Emine hanım ve Fitnat'ın nakış hocası Şerife Kadın.

Talat günden güne Fitnat'ın aşkından hastalanır, ne yapıp ne edip onunla tanışmanın yollarını arar ve bunu kadın kılığına girmekte bulur. Güzel bir hanım kılığına girip kendini Ragıbe hanım olarak gizleyen Talat, Şerife kadından nakış öğrenme bahanesiyle Fitnat'a ulaşmayı başarır fakat onu korkutmak istemediği için bir türlü gerçek kimliğini ortaya çıkaramaz. Onun yerine kendini Talat'ın kız kardeşi olarak lanse edip işleri daha da içinden çıkılamaz hale getirir.

Fitnat ise Ragıbe hanımla zaman geçirmekten pek bir memnundur. Edindiği bu arkadaş hem güzel, hem akıllı hem de pencereden görüp de aşık olduğu delikanlının kız kardeşidir. Zamanla Talat'a karşı beslediği aşkı kız kardeşine de beslemeye başlar, ondan ayrılamaz olur.

Gün gelir Hacıbaba kızını güvenebileceği biriyle evlendirme gerekliliğinin olduğunu düşünmeye başlar ve Şerife Kadın'ın bağlantılarıyla Ali Bey denen varlıklı bir beyle Fitnat'ı haberi olmadan nişanlar. Ali Bey, Üsküdar'daki köşkünde yaşayan yaşı Fitnat'ınkinden epey büyük, dul, mutsuz bir adamdır. Evlendiği karısını bir anlık sinirle boşamış, sonrasında pişman olmuş fakat iş işten geçmiştir çünkü karısı hastalıktan dolayı vefat etmiştir. Bunun acısıyla defalarca intihara kalkışmış olan Ali Bey, Şerife Kadın'ın ısrarlarıyla Fitnat'la nişanlanmayı kabul eder. Bunu kabul etmesinin tek sebebi Fitnat'ın eski karısına çok benziyor oluşudur. 

Fitnat, Ali Bey'le evlendirildiğini öğrenince hastalanıp günlerce ağlar. Talat ise hastalanıp yataklara düşer. Fitnat'ın bu zavallı halini görüp acıyan Ali Bey çok uzun süre Fitnat'ın gönlünü kazanmak için çabalar ancak başarısız olur. Bir gün Fitnat'ın boynunda asılı olan muska (annesinden Fitnat'a kalmış tek hediyedir ve ancak 18 yaşına gelindiğinde açılmasını istemiştir) Ali Bey'in eline geçer. Bu muska aslında annesi tarafından Fitnat'a yazılmış bir mektuptur. Mektupta Fitnat'ın gerçek babasının hala hayatta olduğu, Üsküdar'da bir köşkte yaşadığı ve isminin Ali olduğu yazılıdır. 

Fitnat'ın kendi kızı olduğunu öğrenen Ali Bey hem kızına bunca üzüntüyü yaşattığı için üzülür hem de kızına kavuştuğu için sevinir fakat ona gerçeği anlatmak için odasına gittiğinde Fitnat'ın aşkından intihar ettiğine şahit olur. Bu sırada mektuplar vesilesiyle Fitnat'ın zorla evlendirildiğini öğrenen Talat hastalığına aldırmadan Ragıbe kılığında köşke gider ve sevdiğinin öldüğünü görüp kendisi de oracıkta ölür. 

Tüm bunları yaşadıktan sonra Ali Bey akıl sağlığını yitirir ve kızının ölümünden kısa süre sonra vefat eder.

Kişisel Yorum
Bu romanı okurken hem çok eğlendim hem de finalinin verdiği şoktan dolayı zaten dağılmış olan ruh halimi toplamakta zorluk yaşadım. Epey eğlenceli bir roman olarak başlıyor ve bir takım erkek/kadın ilişkilerine değindiğinden okurken kendinizi yazara hak verirken buluyorsunuz. Talat'ın sevdiği kız için kadın kılığına girdiğinde sokakta hemcinslerinden gördüğü muameleyi okurken bunca zamandır kadınların gördüğü muamelenin nasıl da hiç değişmediğini fark edip içinizden küfrediyorsunuz. Sonra, Talat'ın annesinin sırf menfaat için birbirini tanımayan gençleri evlendirmenin ne kadar gaddarca oluşundan bahsetmesine hak verip hatuna sarılmak istiyorsunuz. Talat'ın sırf Fitnat için nakış öğrenmesini, kadın kılığına girdiğinde aynaya bakıp kendini beğenmesini okuyup gülüyorsunuz. Fitnat'ın hiçbir şeyden habersiz hem Talat'a hem de 'kız kardeşi' Ragıbe Hanım'a duyduğu saf aşkı okuyup duygulanıyorsunuz. İki karaktere de ayrı ayrı bağlanıyorsunuz.
Sonra bam. Yazar her şeyi birden tepetaklak ediveriyor. 
Haksızlık bu. Kırılan dökülen kalbimi geri verin Şemsettin Sami efendi.
Bu iki genç bunca zorluğun ardından bir mutlu sonu hak ediyordu. 

Yine de bu romana vereceğim puan 8/10'dur. Kalbimden çekip koparılan her karakter için bir puan.

Bitirmeden Önce
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ı kendi isteğimle okuduğum için çok memnunum fakat okurken keşke bu ve bunun gibi eserler lisedeki Edebiyat derslerinde sadece isim ve özelliğiyle bahsedilip geçilmeseymiş diye pişmanlık duyduğum da oldu. Belki de bu yüzden kendi edebiyatımıza karşı bihaber yetişiyor ve hatta soğuk davranıyoruz. Belki de tamamen batı edebiyatına bağımlı bir gençlik yetişmesinin sebebi okullarda saçma sapan işlenen edebiyat dersleridir diye düşünüyorum. Elbette hakkını veren öğretmenlerimiz vardır fakat ben daima lise sıralarında bana bunları sırf sınavda sormak için not olarak yazdırıp geçen edebiyat hocama kin duyacağım.

Okuduysanız yahut bu yazı vesilesiyle okumaya karar verdiyseniz yorum kutusunda buluşalım.
Bir sonraki düzgün yazımda görüşmek üzere.
Tasarım: Zuri