2020/08/10

rüya tabirleri

kendimle başbaşa kaldığım zamanlardan hiç hoşlanmıyorum. kendimi kandırmak için uydurduğum bütün yalanları ortaya çıkarıp her şeyi berbat ediyor. 


uzun zamandır uyuduğum şeye uyku demekte zorlanıyorum. gözlerimi kapatıyorum, açtığımda gündüz olmuş oluyor. gözlerimi kapatıyorum, sanki hiç uyumamışım gibi geri açıyorum ve mahallede yürüyüş yapan morukların asla kısılmayan seslerini duyuyorum. gözlerimi kapatıyorum ve bir daha asla açmamak için dua ediyorum bazen.


bazen de kahvaltı ederken 'aa sahi. rüya gördüm.' diyorum. bölük pörçük rüyalar zihnime doluşuyor. küçük parçaların anlamına bakıyorum. 'iyi bi anlamı varmış' diyorum. 'her şey yoluna girecek demek ki'

ama girmiyor. 


bazen girecek gibi oluyor. bir anlığına mutluymuşum gibi hissediyorum. sonra bunun üzerini kapatacak bir sürü kötü şey oluyor. boşuna umutlanmaktan vazgeçiyorum.


sokakta yer kavgası yapan bir kedi olsaydım tüm bunları düşünmeme gerek kalmazdı

zavallı bir insanın sokak köşelerine koyduğu kedi mamalarına sulanan bir leş kargası olsaydım hayatım için endişe etmeme gerek kalmazdı

iğrenç insanlar tarafından bir parka bencilce dikilip güneş altında kavrulmaya bırakılan bir ortanca çiçeği olsaydım tek derdim güneşin altında kavrulmak olurdu. asla hayatıma dahil olan diğer insanların hayatları için üzülmez, onların dertlerini dert edinmez ve sırf benim hayatımı olumsuz etkiledikleri için onlara bir çözüm bulmaya çalışırken kafayı yemezdim.


arabayla yolculuk yaparken kapısını açmayı düşündüm belki yan şeritten gelen kamyonlardan biri son hız gelip beni pastırmaya çevirirdi. kimse kimseyi suçlamazdı. kazara olmuştur çünkü. kapı öylece açılıvermiştir.

sonra araba yeşilliklerle dolu bir alanda durdu. yakınlardan süzülen suyun sesi ve iletişim kurmayı başardığım ağaçkakanın çıkardığı tak taklar hayatımda asla unutmayacağım mutlu anlarımdan biriydi. mine çiçeğiyle çuha çiçeğinin birbirine çok benzeyen türleri olduğunu biliyor muydunuz? ben bunca zamandır ikisini aynı çiçek zannediyordum. ama kişisel favorilerimden biri unutmabeni çiçeği. keşke orijinal ismine bakıp fare kulağı deselermiş. kulağa daha sevimli geliyor


Merhaba millet!

Uzun zamandır buralara yazmıyordum. Umarım siz sessiz gözlemcilerim iyi günler geçiriyor, yaz tatilinizi bol pervaneli ve karpuzlu geçiriyorsunuzdur.

Ben de iyiyim! Her şey yolunda!

Biliyor musunuz? Romanımla ilgili epey yol gittiğimi söylemek istiyorum. Bu benim için onur verici bir ilerleme. Bunun için sık sık kendi sırtıma cesaretlendirici fiskeler attığım oluyor. 

İlerlemeyi reddettiğim çizim yeteneğimle olduğu kadar karakterlerimi resmetmeye, nasıl göründüklerini aktarmaya çalışıyorum. Görmek isterseniz instagramıma göz atabilirsiniz!

Bir de unutmadan okumak isterseniz sizi şu balonla Paraiso'ya uçuralım. Üzgünüm, istediğiniz renk yok. Sadece kırmızı balon var. En sevdiğim renktir.

Kendinize iyi bakın! 

Bir sonraki gönderide görüşmek üzere!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tasarım: Zuri