2017/12/31

sleep well

Merhaba Blogger'ın hayalci yazarları ve bu sayfayı okuyan değerli okurlar.
Ölmedim. Hala hayattayım.
Ve bu dizeleri yazarken birileri spot ışığının altında bayat bir şaka yapıyormuş gibi geliyor kulağa.

Burada uzun uzadıya senemin nasıl geçtiğinden ve önümüzdeki sene neler beklediğimden bahsetmeyeceğim. Zira ne yazmaya değer eğlenceli anılarım oldu ne de önümüzdeki sene için umut vaad eden şeyler bekliyorum. Yalnızca huzur istiyorum. Biraz huzur ve sessizlik.

Tamamen kötü şeyler olmadı elbette ama geriye dönüp baktığım zaman başıma gelen kötü şeylerin iyi olanları örttüğünü söyleyebilirim. Her sene olduğu gibi bu sene de talihsizlik ve kötü şans yakamı bırakmadı. Deli saçması olaylar ardı arkası kesilmeden üzerime çullanmaya devam etti. Kimi akşamlar uykusuzluktan göz yaşı dökerken ruh sağlığımın dayanıklılığından şüphe eder hale geldim. Her şeye rağmen hala yıkılmamış oluşum beni şaşırtıyor.

Bu sene gözlerimi açıp kendimi insanların "sosyalleşme" adını verdiği iyi yalan söyleme yarışından sıyırıp kitaplara (tamamen kitaplara) adadım ve mükemmel yazarlarla tanıştım. Eğer illa bir şey dileyeceksem sevdiğim tüm yazarların rüyama girip beni ziyaret etmesini diliyorum.

Ve uyuyabilmeyi diliyorum. Huzurlu bir şekilde uyuyabilmeyi.

Bu dizeleri okuyan herkese,
Hayatınızda iyi şeylerden çok kötü şeylerle karşılaşmış olsanız bile, dayandığınız müddetçe eninde sonunda iyi sonuçlar elde edeceğinizi ve mutluluğa erişeceğinizi bilin. Güçlü olun yalnızca. Sizi yıkmaya çalışan karanlık gölgeleri cesur nefesinizle üfleyip yok edin ve ileriye bakmaya devam edin. İyi dileklerim daima sizinle.

Mutlu yıllar!

2017/10/26

Karalama Defteri

Merhaba millet!
Son zamanlarda deliliğin pençesine düşmemek adına moralimi yerine getirici nitelikte hikayeler yazmakta olduğumu siz de fark etmişsinizdir.

Daha önce yazdığım hatalarla dolu fakat beni mutlu eden hikayelerimi de bir araya toplayarak Karalama Defteri adında bir sayfa oluşturdum.

Sayfayı yukarıda da görebilirsiniz. Hani şu çubukta.

Olur da ölürsem o hikayelerin altında dua falan paylaşmayın ama olur mu. (Facebook duacılarına gönderme yapıyorum bana aldırmayın.) Onları okuyup gülümseyin.
Benden geriye kalan tek şey olabilirler.

Görüşmek üzere!

2017/08/21

(bir başlık girin)

Sadece parmaklarımı tutan görünmez yaratıklara inat buradayım.
Yazamıyorum.
Yazmayı çok istiyorum ama yazamıyorum.
Ne zaman bir şeyler yazmayı düşünsem yaşantım iki eliyle boğazıma yapışıyor.
Ben iyi hissetmeye çaba gösterdiğim zaman da boğazlandığımı hissediyorum.
Dur, düzeltelim. İkiden fazla el hissediyorum. Bir tanesi boğazımı sıkarken diğeri suratıma suratıma geçiriyor.

...
Artık mutlu olmak istiyorum.
Yirmi iki yaşındayım ve hayatımın en güzel olması gereken zamanlarında bir köşede oturup elimden hiçbir şey gelmediği için kendime lanet ediyorum.
Kaybolmuş hissediyorum.
Kişiliğimin artık camda belli belirsiz görünen bir buğu kadar şeffaf olduğunu hissediyorum.
Kendimi kaybetmeye başlıyorum.

Tüm bunları düşündükçe insanların bana neden güvenmediğini, benimle neden konuşmak istemediğini ve bana neden önyargıyla baktıklarını anlayabiliyorum.

Bir insan olarak katıksız bir hayal kırıklığıyım.
Yeteneksiz, kişiliksiz, içi boş bir kabuk gibi.

2017/07/18

Kum Saati Gibi

Merhaba millet.
Geri döndüm.

Durun. Arka koltuklarda bana poposuyla gülen birilerini gördüm.
Ciddiyim! Gerçekten geri döndüm!

Bunu ıspatlayabilirim!


Bakın!
J-Rock dinlemeyi bırakmasına rağmen hala giflerini alakası olmayan gönderilerde paylaşan blogger kız bu!

Daha fazla saçmalamak için geri döndü!

Çünkü damarlarında akan kanın yüzde sekseni bu.


Hayatımın saçmalık seviyesi hakkında detaylara inmeden önce beni yeniden blog yazmaya teşvik eden (aynı zamanda resim çizmeye de) Totty-chan'a teşekkür ederim. Bu yazıyı yazmamdaki ilham kaynağımsın.

Bunun yanında ara sıra beni "Blog yazsan ya. Ehe. ( ͡° ͜ʖ ͡°)" diye dürten Kitsune-chan'a da teşekkür ederim. Bu yazıda onun da payı vardır. Sevgiler ve öpücükler.

Seneler önce bu sayfayı açma amacım kendi kendime bir şeyler hakkında yazmak ve ergen ilham perilerimin bana yazdırdığı fan kurgularını sergilemekti. Ancak zamanla bu sayfa kişisel problemlerim ve aptallıklarım içinde boğuldu gitti. Uzaklaşmamın sebeplerinden biri de buydu ya.
Kişisel problemlerim kimsenin umurunda değildi. Olmamalıydı da.
Bunları dile getirerek ne amaçlamayı planlıyordum acaba?

Ara sıra farklı konular hakkında yazdım. Oynadığım oyunlar hakkında, izlediğim animeler hakkında, saplantılı olduğum seiyuu hakkında.
Bir de Japonya'nın Korkunç Şehir Efsaneleri-

Biliyorum biliyorum o yazıyı görmekten bıktınız!
Tamam domates atmayın!

Zamanla bunlara da zaman ayıramayınca yazamaz hale geldim.
Ama şu sıralar her şey yolunda görünüyor.
İnce bir ipliğin üzerinde yürüdüğümün farkındayım.
Hemen ertesi gün bu dediklerimin tam tersini söyleyeceğimin farkındayım.
Ama içinde bulunduğum bu girdabın içinde düştüğüm yere bakmaktansa gökyüzüne bakmayı ve ona ulaşmayı yeğlerim.
Bu hayatta umutsuzluğa kapılmak seçeneklerimden biri değil.

Kazutaka Kodaka-san! Sıradaki oyununuzun ana karakteri olabilecek özelliklere sahibim! Beni işe alır mısınız?

Her şey bir yana
bundan sonra buralarda daha sık takılacağım.
İyi hissettiriyor.
Hala buralardaysanız yazmayı unutmayın.
Ve tabi ki
kendinize iyi bakın!

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Tasarım: Zuri