İyi akşamlar sevgili uyku cinleri ve rutubetli duvarlar,
bleurh |
Uzun zamandan sonra buraya (bir kez daha) yapmayı başardıklarımla değil yapmayı isteyip yapamadıklarımla ilgili gevezelik etmeye geldim. Birbirinin aynısı günler birbirini kovalarken bir şey yapmaya ne gücümün ne de arzumun olduğunu her fark edişimde kendimle ilgili dipsiz bir muammaya düşüyorum. Son zamanlarda yapmayı en çok istediğim şeyleri bile yapacak isteği kendimde bulamıyorum ve beklentilerimi düşürüp kendime izin verdikçe günden güne hiçbir işe yaramayan vasıfsız bir yaratığa dönüşüyorum. Gerçi bazen kendime kulak verdiğimde tüm bu moral bozukluğunun altında yatan sebeplerin bir mantık çerçevesinde şekillendiğini anlayabiliyorum. Ne zaman hayatımı düzene sokacak olsam bir şeyler gelip içine sıçmayı büyük bir profesyonellikle başarıyor çünkü, biliyorum. Gece uykularımı çarçur edip ertesi güne bir avuç bok olarak başlamama sebebiyet veren nedensiz yere gördüğüm kabuslar, gecenin dördünde tüm vücudum felç olmuş halde uyandığımda odanın içinde gördüğüm gölgeler ve önüne geçemediğim dokunuşları, annemin sağlığının bir türlü yerine gelmemesi, mezun olduktan sonra yerin dibini boylayan kariyer planlarımın bana s ü s l ü bir paketle sunduğu hayal kırıklığı ve işe yaramazlık duygusu ve kimseye anlatamayacağım daha bir çok nadide sebep...
Son olarak duyguların şahı boşvermişlik. En sevdiğim. En süslüsü! En güzeli!
bleh |
Artık daha dertsiz, daha yaşanabilir bir hayatım olsun istiyorum. Gözlerimi açtığım her gün hala yaşayıp yaşamadığımı sorgulamak istemiyorum, hiç yoktan iyidirlerle yetinmek istemiyorum, bütün olumsuzlukların beni bulup ruhumu sömürmesini istemiyorum. Normal bir insan gibi yaşamak istiyorum bir hiç gibi değil.
Sabrediyorum çünkü ilk defa içimdeki ses kendimi öldürmemi söylemek yerine beklememi söylüyor.
Bu arada, resimlerimi beğendiniz mi? Asla gerçekleştiremeyeceğim romanımla ilgili çizdiğim karakter görselleri onlar. Bir işe yarasınlar diye buraya koymaya karar verdim.
Bir dakika nereye saklamıştım ben onları... Hah. İşte burada. Bak! İki tane anahtar! Bu birincisiii. Bu da ikincisi! Merak etme. İkisi de farklı anahtarlar gibi görünseler de aynı yere çıkan kapıları açıyorlar. Hayal kırıklığıyla süslü bir hiçliğe çıkan kapılar.
Bu da öyle bir şey. Tamamen paslanmamak için arada buraya uğruyorum. Anlaşılmaz şeyler yazıp insanların kafasını hoşafa çeviriyorum. Bu yüzden pek okunmuyorum. Yine de hayatta kalmama yardımcı oluyor.
Hiç yoktan iyidir, değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder