2018/06/30

Yokuş

Herkese merhaba! ヽ(*・ω・)ノ
Söz verdiğim gibi burayı güncel tutmaya elimden geldiğince devam edeceğim.

Umutsuzluk süslü çöplüğümün değerli ziyaretçileri,
Umarım benim aksime yaz tatilinizi mümkün olduğunca verimli geçiriyor ve gönlünüzce eğleniyorsunuzdur.
En iyi dileklerim sizlerle!

Birkaç post önce buralarda anime/manga/oyun yorumu yazacağımı falan söylediğimi hatırlıyorum. Fakat şu sıralarda bunu yazmaya ne gücüm ne de isteğim var. İçinde bulunduğum bu 'imkansızlık' çukuru bilincimi ele geçirip yapabileceğim diğer basit şeylerin önüne geçiyor, vaktimi boş geçirmeme neden oluyor ve tüm yaz tatilimi çarçur ediyor.

Onun yerine bu postta başka bir şeyden bahsetmek istiyorum.
Ancak ondan önce, buyurun gönderiden alakasız gife merhaba diyelim. („ಡωಡ„)



Her ne kadar istemesem de bu postta ve muhtemelen bundan sonraki postlarda iç açıcı şeyler olmayacak. Hayatım bu bok çukurundan kurtulana dek ve uzun zamandan sonra yeniden, gerçekten içten bir şekilde gülümseyene dek iç açıcı olmayan şeylerden bahsetmeye devam edeceğim.




Bu iç açıcı olmayan postumuzun konusu beklentiler.
Beklentiler insanın hayatını şekillendiren en önemli etkenlerden biridir. Beklentiler kimisi için parlak geleceğini zihnine yansıtan bir ilham perisi, kimisi için de boğazına yapışıp onu giderek daha da dibe çeken bir cellattır. Beklentilerin boyutunu dengede tutabilmek insanın hayata umutla bakmasına, ne olursa olsun yaşamaya devam etmesine ve azmini kaybetmemesine yardımcı olur.
Beklentileri fazla tutmak yahut hiç beklentisi olmamak başarısızlık ve umutsuzluk yokuşunda dibe çakılmak üzere son hız inmenize sebep olabilir.

Uzun lafın kısası ben, bu dengeyi tutturamayıp defalarca çakılanlara en büyük örneğim. Liseden beri büyük hayaller ve dolayısıyla büyük beklentilerle çabalayıp durdum. Fakat yaptığım tek şey ilerlediğimi sanıp olduğum yerde saymaktı. Bunu farkettiğimde bazı şeyler için çok geçti ve çok canım yanmıştı. Beklentilerimin asıl sorun olduğunu fark ettiğim zaman bunu kabul etmekte zorlandım. Daha sonra bunları azaltmaya çalışırken tamamen pes ettim ve hayattan bir şey beklememeyi alışkanlık haline getirdim.

Şimdilerde beni yeniden ayağa kaldıracak bir şeyler olmasını dileyip kendimi kandırarak yaşıyorum. Beni eski çabalayan halime döndürecek bir şey olur mu bilmiyorum gerçekten.
Sadece bekliyorum.
Yapabileceğim tek şey bu.

Yazımın sonuna gelmeden önce bu yazıyı okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Hayallerinizden ve hedeflerinizden bahsetmeniz beni mutlu eder. Bu yüzden yorum kutusuna yazmaktan çekinmeyin! (´。• ᵕ •。`) ♡

Kendinize iyi bakın!

2 yorum:

  1. Bana göre beklenti dediğimiz şey bir tür mutluluk kapısının yan türevi gibi bir şey sanırım. Yani başka bir terim gibi. Aslına bakacak olursan mutluluğa giden kapıya uzanan milyonlarca olasılık ve bunların ihtimalleri var ve tabiki mutluluğa gideceğin ihtimale girmen için yine onun uzantılarına giriş yapman gerekiyor.Dediğin gibi zor bir olasılık üzerinden mutluluğa ulaşmak yorucu ve yıpratıcı ve önceden dediğim gibi o olasılığın da oluşması için belirli etmenlere giriş yapman gerekiyor :/ Sonuçta kimse dağın tepesinde başlamadı bu hayata. Bundan 2 sene öncesine kadar ortanca ağabeyim küçüklüğünden bu yana harf tasarımlarıyla uğraşmış durmuş birisidir ve üniversite dönemi bile az da olsa bir şey yapmaya çalışmış birisidir. Mezun olduktan sonra 5 kuruş bile kazanamayan ağabeyim şimdi hem istediği yolda hayatını sürdürüyor hem de hayata devam edebiliyor. Ama bunun olması için birilerinin en azından gerçekten değer veren birisinin destekçi olması çok önemli. Ağabeyime destekçi olmaya çalışırken "Kimse bir numara olarak başlamıyor sonuçta" dememin ardından suratında oluşan umut dolu gülümseme hep aklıma gelir. Uzun lafın kısası, seni sen yapacak o ihtimalin mutluluğu ise vazgeçme derim :) Benim durumum biraz karışık. Sanırım benim istediğim şeyin ihtimaller kıyısında olduğu söylenemez ^^ Her neyse, yol aldığın sürece ne kadar yavaş gittiğinin bir önemi yok :) Kendine cici bak, mutlu günler dilerim! ^^

    YanıtlaSil
  2. Beklenti konusu açılınca hep bi içim buruk oluyor. Eski ben'e ve şimdiki ben'e bakıyorum o kadar farklıyız ki. Ben de her zaman beklentilerimi yüksek tuttum ve onlara ulaşmak için çabaladığımı zannedip yerimde saydım. Elime yüzüme bulaştırdım her şeyi. Şimdi ise şartları ve durumları kabul ettim artık sıfır beklenti ile monoton bir hayat yaşıyorum. Klişe bir söz vardı ya bi şey beklemezseniz hayal kırıklığınız da olmaz diye heh işte o hesap. Biizi bu hale getirenler utansın.... Ama hayat bu işte.

    YanıtlaSil

Tasarım: Zuri