Herkese merhaba.
Saçmalıklarımı etrafa kusarak benimle çok konuşmamış olsa dahi iyi biri olduğumu düşünen insanları kendimden daha da uzaklaştırmamak için buraya geldim. Sonuçta, burası parça parça yok oluşumu kaydeden boş bir sayfadan başka bir şey değil. Yok oluşuma şahit olan tek varlık bu sayfa olacak.
Şanslıysanız siz de görebilirsiniz!
Lütfen takipte kalın!
Bu sayfayı okuyan talihsiz dostlarım,
Nasılsınız? Umarım hayallerinize ve hedeflerinize çıkan yolda kesin adımlarla ilerliyorsunuzdur. Belki hayallerinize çoktan ulaşmış, istediğiniz gibi bir hayat sürüyorsunuzdur. Öyleyse sizi tebrik ederim.
En iyi dileklerim sizinle.
Bu akşam buraya ne kadar uğraşırsam uğraşayım kendimi nasıl sevemiyor oluşumdan bahsetmeye geldim. Kendini sevememe durumu küçüklükte gelişmiş bir durum ve önüne geçilemediğinden alışkanlık haline getirilmiş ve zamanla hastanın ayrılmaz bir parçası olmuş bir durum. Kusurlu doğan insanlarda fazlaca görülen ve özgüven eksikliğine neden olan bir durum. Bir de bu duruma güven beslenilen insanlardan gelen sözlü tacizler de eklenirse tadından yenmeyecek bir durum!
Zamanla bu durum, tüm insanlardan aynı türde bir tacize uğrayacağı korkusuyla hastayı sarar ve içe kapanıklık, kendini toplumdan soyutlama durumlarına yol açar. Sosyal etkileşim sırasında kişinin davranışlarında anormallikler görülür. Kimseye güvenemediğinden yakın arkadaşlıklar da kuramaz.
Eğer elime kalem, silgi tutuşturulsa ve kendi yüzümü çizme ayrıcalığı tanınsa suratımın olacağı yeri boş bırakırdım. Bana en yakışan yüz bu olurdu.
Her daim ışık saçan insanlara hayranım! Böyle insanlar kimi zaman hayatıma köşesinden kenarından girmeyi başarıyorlar ve onların ışığıyla gözlerimi kör ederken daha mutlu bir hayatım varmış izlenimine kapılıp bir süreliğine dertlerimi unutabiliyorum.
Bir süre daha seni takip etmeye devam edeceğim. Bencilce bir sebep için de olsa.
Senin için değişen bir şey olmayacak elbette. Varlığımın farkında bile olmaksızın küçük oyun parkında oynamaya devam edeceksin.
Sizin de imrendiğiniz birileri varmı? Size ilham kaynağı olan insanlar? Kitaplar? Kediler?
Lütfen yorum kutusunda bahsetmeyi ihmal etmeyin! Bunlar hakkında fikirlerinizi öğrenmek ve muhabbet etmek benim için büyük bir zevk olacaktır.
Görüşmek üzere!
Saçmalıklarımı etrafa kusarak benimle çok konuşmamış olsa dahi iyi biri olduğumu düşünen insanları kendimden daha da uzaklaştırmamak için buraya geldim. Sonuçta, burası parça parça yok oluşumu kaydeden boş bir sayfadan başka bir şey değil. Yok oluşuma şahit olan tek varlık bu sayfa olacak.
Şanslıysanız siz de görebilirsiniz!
Lütfen takipte kalın!
Bu sayfayı okuyan talihsiz dostlarım,
Nasılsınız? Umarım hayallerinize ve hedeflerinize çıkan yolda kesin adımlarla ilerliyorsunuzdur. Belki hayallerinize çoktan ulaşmış, istediğiniz gibi bir hayat sürüyorsunuzdur. Öyleyse sizi tebrik ederim.
En iyi dileklerim sizinle.
Bu akşam buraya ne kadar uğraşırsam uğraşayım kendimi nasıl sevemiyor oluşumdan bahsetmeye geldim. Kendini sevememe durumu küçüklükte gelişmiş bir durum ve önüne geçilemediğinden alışkanlık haline getirilmiş ve zamanla hastanın ayrılmaz bir parçası olmuş bir durum. Kusurlu doğan insanlarda fazlaca görülen ve özgüven eksikliğine neden olan bir durum. Bir de bu duruma güven beslenilen insanlardan gelen sözlü tacizler de eklenirse tadından yenmeyecek bir durum!
Zamanla bu durum, tüm insanlardan aynı türde bir tacize uğrayacağı korkusuyla hastayı sarar ve içe kapanıklık, kendini toplumdan soyutlama durumlarına yol açar. Sosyal etkileşim sırasında kişinin davranışlarında anormallikler görülür. Kimseye güvenemediğinden yakın arkadaşlıklar da kuramaz.
Eğer elime kalem, silgi tutuşturulsa ve kendi yüzümü çizme ayrıcalığı tanınsa suratımın olacağı yeri boş bırakırdım. Bana en yakışan yüz bu olurdu.
Her daim ışık saçan insanlara hayranım! Böyle insanlar kimi zaman hayatıma köşesinden kenarından girmeyi başarıyorlar ve onların ışığıyla gözlerimi kör ederken daha mutlu bir hayatım varmış izlenimine kapılıp bir süreliğine dertlerimi unutabiliyorum.
Bir süre daha seni takip etmeye devam edeceğim. Bencilce bir sebep için de olsa.
Senin için değişen bir şey olmayacak elbette. Varlığımın farkında bile olmaksızın küçük oyun parkında oynamaya devam edeceksin.
Sizin de imrendiğiniz birileri varmı? Size ilham kaynağı olan insanlar? Kitaplar? Kediler?
Lütfen yorum kutusunda bahsetmeyi ihmal etmeyin! Bunlar hakkında fikirlerinizi öğrenmek ve muhabbet etmek benim için büyük bir zevk olacaktır.
Görüşmek üzere!
Shuu, Zuri ben. Blogger'a girmeyeli yıllar olmuş, burayı görür görmez nostalji dalgasına çarpıldım. Yazında özgüven ve içe kapanıklık hakkında dediğin her şeyi doğru buluyorum. Özellikle bahsettiğin yaralayıcı insancıklarla onları en çok dikkate alacağımız henüz benlik duygumuzun yeni yeni oluştuğu ergenlik yıllarında karşılaşmamız, dedikleri şeyleri içselleştirmemize ve bir ömür boyu bize taktıkları etiketleri benimsememize yol açıyor. Çünkü o yıllarda -benliğimiz oluşmadığından- onların düşünceleri bizimkilerden daha değerli oluyor ve bizi başka insanların tanımlamasına izin veriyoruz. Bu korkunç bir şey.
YanıtlaSilZamanla yaralayıcı konuşan insanların aslında ne kadar zavallı, kabul etmek istemesek de kötü ve bir o kadar da aptal olduğunu anlayıp kendimize hak ettiğimiz değer vermemiz gerek. Anlamalıyız ki başkalarının bize dair fikirleri bizi tanımlamıyor. Bizi kimse biz kadar tanımıyor, iç dünyamızı, deneyimlerimizi ve hayat şartlarımızı biz kadar bilmiyor. Bu yüzden neden sıfatlarımızı başka insanların seçmesine izin verelim? Neden onların fikirlerini mutlak doğru olarak kabul edelim?
Başkaları hakkında kesin ve sabit fikirler edinebilen insanların aslında çevrelerindeki insanlar hakkında ne kadar az şey bildiğinin farkında olmadığını söyleyebilirim. Çünkü en yakınımız hakkında bile bize gösterdiği kadarını biliyoruz, ki insanların bize gösterdiği parçalarının gerçekliğinden hiçbir şekilde emin olamayız. Hal buyken bir başkasının seni sana anlatması çok abes kaçıyor.
Lütfen buna izin verme.
Merhaba Zuri-chan! Bloguma ruh veren müthiş tasarımcım <3 Uzun zaman oluyor ve seni burada gördüğüme çok ama çok sevindim.
SilDüşüncelerin o kadar güzel ki bunun burada bir yorum olarak kalması yazık olacak. Kesinlikle bir blog yazısı olmayı hak ediyor.
Kısa zamanda seninle görüşmek isterim. Ama sana nereden ulaşacağımı bilmiyorum lütfen bul beni( ˙꒳˙ )