2015/12/26

Anime Yorumu: One Punch Man

İyi akşamlar.
Günün verdiği yoğunluktan dolayı bu akşam oldukça yorgundum fakat son yoğun günüm olacağından bir o kadar da mutluydum. Bu yüzden bunun acısını çıkarmak adına One Punch Man'i bitirmeye karar verdim. Zaten açılış ve kapanışları kesip birleştirdiğinizde ortaya iki buçuk saatlik bir anime çıkıyor. Yani bir film kadar kısa. Eleştirilerimi içeren küçük bir yazı olacak, bu yüzden siz okuyanları fazla tutmayacağım.


Şey, öncelikle fikir babası olan One-san'ı ve bu sevimli kahramanı (sevimli dedi ya...) yeniden çizerek ortalığı birbirine katan Yusuke Murata-san'ı tebrik ediyorum. Tıpkı mangası gibi animesi de suratımıza bir yumruk gibi çarpıverdi ve şu an seriyi bitirmiş olan herkes animenin ne kadar kısa olduğundan yakınıp yeni sezonu dört gözle bekliyor olmalı (en azından ben bekliyorum~).

Bu seriye başlamamı geciktiren en önemli faktör tabi ki de izleyici kitlesiydi. Birden patlayıp gidince ve insanlar deli gibi herkese animeyi izlemelerini önerince seriye olan ilgim azaldı. İzlemeden izlemiş gibi oldum hatta. Görmezden gelinecek gibi değildi. Haliyle bu seriyi gözümde sıradanlaştırdı. Ama yine de sempatik görünüşlü ana karakterin ve arkadaşının (o da nesi...robot mu bu arkadaş...) hatırına bir şans vermeye karar verdim.

Ve iyi ki de yapışkan izleyici kitlesini görmezden gelerek izlemişim diyorum. Şu ana kadar es geçilip boş kalmış bir yeri doldurmuş gibi hissettim seriyi bitirdikten sonra. Ve um... Japonya'nın minyatür Marvel'ı olabilir diye düşündüm? Çünkü ana karakterimiz Saitama kadar yan karakterler de bir o kadar eğlenceli ve yetenekliydi. Hani şu yeterince güçlü olamayan ve insanlara yardım eden kahramanlar yok muydu? Mumen Rider, Stinger ve Inazu Max, onlara bile ayrı bayıldım ben! Onlar olmasaydı anime eksik kalırdı diye düşündüm. Herkes aynı yıkıcı seviyede olsaydı işin güzelliği kalmazdı değil mi?


En havalı takım!!

Bunun dışında Saitama acayip tatlı ve sempatik. En güçlü kahraman olsa bile bir kahramanın eksik taraflarının olabileceğinin en güzel örneği. Ayrıca seri boyunca yalnızca sınırsız güce sahip olmanın bir işe yaramadığını da gösteriyor Saitama. Düşünceli, alçak gönüllü ve tam anlamıyla evinin erkeği.

Kaktüs çok sulanırsa güçlenmez Saitama-kun...

Genos'a edilecek laf bulamıyorum gerçekten. Şu ana kadar gördüğüm en sevimli cyborg. Seri boyunca parçalanıp durması içimi acıtmadı değil...

Şeker şeyler sizi <3

Son olarak çizim tarzından ve müziklerden bahsetmek istiyorum ki ikisi de bahsedilmezse olmaz olan aşık olunası şeyler. Çizimler kimi zaman aşırı sevimli kimi zamansa "whoa. çok havalı." dedirtecek tarzdan detaylı ve mükemmel. Özellikle dövüş sahneleri insanın nefesini kesiyor. Ancak benim gözüme batan şey mangakanın vücutları harika ölçüde çiziyor olması. Hayır, bu doğru olmadı. Daha doğrusu mangaka seri içinde kahramanların kafalarından çok popolarına önem vermiş gibi. Neden buna dikkat ettim bilmiyorum lütfen yargılamayın ama her bölümde en az bir tane popo görüyorsunuz. Görmezden gelmiş olmanız imkansız çünkü gözünüze sokuluyorgds Şaka yapmıyorum!!1!1




Favori karakterinizi poposundan tanıyın! haydaa..

Her neyse son olarak müzikler de bir harikaydı. Özellikle açılış klibine hasta oldum. Her bölümde oturup sonuna kadar izleyesim geldi.



Serinin kısalığından dolayı tadı damağımda kaldı diyebilirim. Umarım kısa süre içinde serinin devamını görebiliriz. Mangaka-san'a buradan bolca enerji ve kol gücü yolluyoruz~ Ganbatte ne!

One Punch Man'i izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim. Ama "MUTLAKA İZLE HARİKA BİŞİ" değil, "Gerçekten başarılı bir seri. Konusuna bir göz atın ve türünün sevenlerindenseniz eğer, izlemenizi şiddetle tavsiye ederim."

Bu akşamlık benden bu kadar. Görüşmek üzere!
Tasarım: Zuri